Çok eski dönemlerden günümüze kadar gelen düz Dünya iddiaları, günümüzde kanıt olarak(!) sunulan farklı videolarla ya da görsellerle ayakta tutuluyor. Başta astronomi olmak üzere birçok bilim dalı bu fikrin yanlış olduğunu kanıtlamıştı. Hatta düz Dünya’yı kanıtlamak isteyenlerin yanlışlıkla Dünya’nın yuvarlak olduğunu kanıtladığını da gördük.
Bu fikri savunanların bir diğer düşüncesi de Dünya’nın sabit duruyor olması ve diğer yıldızların onun etrafında dönüyor olması. Bu sebeple de eğer Dünya dönecek olsaydı binaların ve canlıların şu an olduğu gibi rahat hareket edemeyeceğini savunuyorlar. Şimdi gelin bu düşüncelerin neden yanlış olduğunu açıklayalım.
Öncelikle Dünya saatte 600 bin kilometre gibi bir hızla dönmüyor (ışık hızı saatte yaklaşık 300 bin kilometre). Dünya’mızın kendi etrafında dönerken hızının en yüksek olduğu kısım ekvator:
- Tweet’i göremiyorsanız buraya tıklayın
Burada saatte 1670 kilometre gibi oldukça yüksek bir hız görülüyor. Kutup noktalarına doğru da bu hız azalıyor. Yani siz bu yazıyı okurken saatte 1000 kilometreden hızlı hareket eden bir kürenin üstünde duruyorsunuz. Güneş etrafında dönerken de saatte yaklaşık 107 bin kilomtre gibi bir hız söz konusu. Peki neden bu devasa hızı hissetmiyoruz?
Yer çekimi, yer çekimi ve yine yer çekimi…
Siz, bilgisayarınız, masanız, eviniz, etrafınızdaki binalar ve hatta hava da dahil olmak üzere her şey, yer çekimi sayesinde Dünya’ya bağlı diyebiliriz. Bunu daha iyi anlamak için şöyle bir örnek verelim. Şehir içi metrolarda saatte 35 ile 80 kilometre arasında bir hız görürüz. Bu araçlara bindiğinizde bu hızdan etkilenmemenizin sebebi de sizin de araçla aynı anda o hızda hareket ediyor olmanızdır.
Araç ilk hareket ettiğinde hızı yükselir fakat sizin hızınız sıfır olduğundan ufak bir sarsılma yaşarsınız. Fakat araç hızlandıkça siz de bu hıza ulaşır ve içinde durduğunuz sırada daha rahat edersiniz. Dünya için de durum bu şekilde. Yer çekimi, atmosferi ve bizleri Dünya’ya bağlar, bu sebeple de onunla aynı anda biz de hareket ederiz. Sadece metrodan farklı olarak Dünya sürekli sabit hızda ilerlediği için sarsılma yaşamayız. Zıpladığımızda da bu sebeple aynı yere ineriz.
Yani binaların üzerinde rahatça durabilmemizin sebebi bu. Onların da bizimle aynı hızda olması, durumu sanki hiç hareket etmiyormuşuz gibi bir noktaya getiriyor. Tıpkı otoyolda aynı hızda giden 2 aracın aynı hizada kalması gibi. Fakat bu hareket ettikleri gerçeğini değiştirmiyor.
Bu hız bizi güvende tutuyor tutmasına. Peki Dünya sadece 1 saniyeliğine dursaydı ve sonra dönmeye devam etseydi ne olurdu?
Tam da bu noktada bahsettiğimiz hızın önemini olabilecek en kötü şekilde öğrenirdik. Bunu düz şekilde anlatmaktansa yine kafamızda canlandıralım. Araçların saatte yüzlerce kilometre hız yapabildiğini biliyoruz. Peki saatte 250 kilometre hızla giden bir araç aniden olduğu yere saplanmışcasına dursaydı ne olurdu?
Muhtemelen içerdekilerden haber almak pek de mümkün olmazdı. Buradan hareketle saatte 1500 kilometreden yüksek bir hızla hareket eden Dünya’mız aniden duracak olsaydı neler olacağını tahmin etmek zor değil. Etrafta uçan binalar, insanlar, araçlar görür, kıyamet senaryosunu adeta yaşardık.
Yani sonuç olarak, Dünya’nın en büyük gökdeleninin tepesinde bile olsanız o yapı da sizinle hareket ettiği için hiç hareket etmiyormuş gibi üzerinde sabit kalabilirsiniz…
Fakat bulunduğunuz yere göre değişecek olan rüzgâr seviyeleri bu denemeyi sizin için zor hâle getirebilir.
Son olarak sadece Dünya’nın değil, tüm Güneş Sistemi’nin galaksi çevresinde hareket ettiğini de belirtelim:
Kaynaklar: UzayCo, EarthSky, Ask an Astronomer, Astro Bytes, The World of Science, Kozmik Anafor