İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, UYGUN Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral’ın CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında “Alevi kimliği sünniler için endişe” tabiri nedeniyle Kılıçdaroğlu’ndan özür dilemişti.
Yeniçağ gazetesi müellifi Murat İde, bugünkü “Bir oyun bu türlü bozuldu!” başlıklı yazısından Akşener’in Kılıçdaroğlu’ndan özür dilediği gün yaşananları aktardı.
İde, Akşener’in “Bu bahiste dolambaçlı yol olmaz.. Pusuda bekleyenlerin ekmeğine yağ sürülmesine müsaade vermem.. Bu parti problemi değil, memleket sıkıntısı… Çıkacağım ve özür dileyeceğim… Diğer türlü tamiri olmaz…” dediğini söz etti.
“MERAL AKŞENER, KESİN VE NET BİR LİSANLA TUTUMUNU AÇIKLAMIŞTI”
İde, yazısına şöyle devam etti:
“Benim teklifim, açıklamayı, bir saat sonraki Karasu ilçesinde yapması istikametinde oldu.. Zira orada ajanslar 4.5G üzerinden canlı yayın yapacaktı..
“Hayır” dedi ve ekledi;
-Böyle bir mevzuda 1 dakika bile büyük gecikmedir.. Çabucak burada, Kocaali’de konuşacağım..
Nitekim, Kocaeli’de seyyar kürsüye çıktı ve “Başta Kemal Beyefendi olmak üzere, incinen tüm kardeşlerimden, DÜZGÜN Parti Genel Lideri olarak özür diliyorum” dedi..
Ancak, bu mevzuda işin bir de “Hin ve fiştekçi” yanı var..
Bakın;
26 Mayıs’ta yapılmış bir yayının imgeleri, 13 gün sonra, yani Çarşamba akşamı, iki gazeteci(!) tarafından birtakım gazetecilere gönderiliyor.. Toplumsal medyadaki paylaşımlar değil, yayının yalnızca o kısmı kesilerek, görüntü olarak..
Gönderilen isimler de, daha evvel bu bahiste yazılar yazmış, bu hususta hassasiyet gösterecek isimler..
Bir değil, birden fazla isme gidiyor görüntü..
Aradan bir saat geçince de, birebir manzara, tekrar o gönderen arkadaşların trol çevrelerince toplumsal medyada paylaşılmaya başlıyor..
Gece konu bir anda yayıldı ve büyüdü.. Bu satırların muharriri ona inanır ki;
Büyüyecek, hatta büyümesi gereken bir mevzudur.
İşaret etmek istediğim nokta, “Organize işler” kısmı..
Peki sonra ne oldu?
Ertesi gün, Sayın Cumhurbaşkanı İzmir’de konuştu ve bu hususa gönderme yaptı..
Meydanlarda, Kemal Bey’in Aleviliğini hatırlatıp, “Yuhlanmasına” sessiz kalan kendi değilmiş üzere, zeytinyağı rolüne büründü..
Ama gecikti.. Zira, Meral Akşener, kesin ve net bir lisanla tutumunu açıklamıştı..
İşte o an daha yeterli anladım, Meral Hanım’ın, “Bir dakika bile gecikmedir” kelamının ne manaya geldiğini…”