Bir akaryakıt istasyonunda pompacı olarak çalışan genç, fazla mesai ücretini alamadığı gerekçesiyle noter kanalıyla istifa etti. Tüm görüşmelerine rağmen alacağını alamayan işçi, soluğu İş Mahkemesi’nde aldı.
BOŞ SENET İMZALATILARAK İŞE ALINMIŞ!
Davalı iş yerinde pompacı olarak çalıştığını, işe alınırken davacıya boş senet imzalatıldığını, fazla mesai alacaklarını talep etmesi üzerinde hakarete uğradığını öne sürdü. Fazla mesai alacaklarının ödenmesi için ihtarname gönderdiğini ve müvekkilinin iş akdini haklı nedenle sonlandırdığını beyanla kıdem tazminatı, yol ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti taleplerinin davalıdan tahsilini talep etti. Mahkeme, davanın reddine karar verdi.
Davacı kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, itirazı reddetti. Davacı bu kararı da temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.
Emsal nitelikteki kararda; işçilerin herhangi bir alacaklarının alamamasının haklı fesih sayılacağı vurgulandı.
YARGITAY SON NOKTAYI KOYDU
Kararda; “4857 sayılı İş Kanunu 24/II-e maddesi uyarınca işveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse işçi iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. 4857 sayılı Kanun’un 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların da ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir. Yukarıda açıklandığı üzere davacının fazla mesai ücreti alacağı bulunup bulunmadığı tespit edildikten sonra davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshedip etmediği konusunda değerlendirme yapılmalıdır. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir”
3 GÜN DEVAMSIZLIK YAPTI, KOVULDU!
Öte yandan Çekici şoför olarak çalışan işçi, oğlunun gözaltına alındığı haberi üzerine sarsıldı. Ailesinin ısrarı üzerine amirlerine bilgi vermeden oğlunun işlemlerini takip etmek için Emniyet Müdürlüğü’ne giden işçi, üç gün devamsızlık yapınca kapı önüne konuldu.
ALACAKLARININ TAHSİLİNİ TALEP ETTİ
Yapılan görüşmelere rağmen tazminat alamayan işçi, soluğu İş Mahkemesi’nde aldı. Davacı, iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, yazılı savunmasının alınmadığını, feshin haksız olarak yapıldığını iddia ederek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarının faiziyle birlikte tahsilini talep etti. Davalı şirket ise davacının iş sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğini, davacının görev yerini terk ederken hiç kimseye bildirimde bulunmadığını ve izin almadığını, sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddini istedi.
Mahkeme; davalı işveren tarafından davacının iş akdinin haklı sebeple feshedildiği kanaatiyle kıdem ve ihbar tazminatının reddine ücret alacaklarının ise kısmen kabulüne karar verdi. Taraflar, istinaf başvurusunda bulundu. Bölge Adliye Mahkemesi, itirazı reddetti. Bu kez davacı işçi kararı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.
Emsal kararda, her devamsızlığın haklı fesih sebebi sayılamayacağına dikkat çekildi. Kararda, “Somut uyuşmazlıkta; davacı iş akdinin haksız olarak feshedildiğini iddia etmiş, davalı işveren ise davacının devamsızlık yaptığını, feshin haklı nedene dayandığını savunmuştur. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının 3 gün peş peşe işe gelmediği ve hakkında tutanak tutulduğu anlaşılmaktadır. Davacı işe gelmeme gerekçesini, oğlunun bir suçtan göz altına alınması/tutuklanması sebebine dayandırmıştır.
Davacının oğlunun davacının savunmasında belirtilen tarihlerde gözaltına alınmasına ilişkin iddianın doğruluğu araştırılarak, bu iddianın doğru olmadığının anlaşılması halinde şimdiki gibi karar verilmesi gerekir. Ancak iddianın doğruluğu halinde davacının devamsızlığı haklı bir mazerete dayanacağından, bu durumda işverence gerçekleştirilen feshin geçerli neden teşkil edeceği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır. Açıklanan nedenle eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir” denildi.